Kimse evrenin nasıl doğduğunu tam olarak bilmez.Bazıları dev bir kozmik patlamanın, sonsuz boşlukta yankılanarak uzaktaki Dev Karanlığı uyandırdığı ve dünyaların bir gün yok olmak için yaratıldıklarını söyler.Bazıları ise evrenin tek ve sonsuz güçlü bir varlığın eseri olduğunu söyler dururlar.Bu kaotik evrenin kökleri nereye uzandığı belirsiz olduğunu söylesek te, emin olduğumuz şey çok güçlü bir ırkın, evrende bulunan her dünyaya ayrı ayrı bakarak, onları gözeterek onlara güzellik ve hayat bırakarak gittikleridir.
Titanlar, dev ve metalik renkte bir deriler olan bu tanrılar evrenin istedikleri yerinde diledikleri gibi dolaşma haklarına sahiptiler ve yeni bir evren bulmuşlardı, ve bunu da diğerleri gibi dünyaları dolaşarak ve güzelleştirmek için yola koyuldular.Dev dağlar, derin denizler yaptılar elleriyle.Kara perde gibi karanlığa boğulan gezegenlere huzuru getirdiler, atmosferler yarattılar.Bunların hepsini bu kaotik ortama, uzak bir hedef gibi gözüken, düzeni getirmek için yaptılar. Keşmekeşten düzen yaratmak onların doğasının, ileri görüşlülüklerinin bir parçasıydı. Onlar ilkel ırkları bile güçlendirdiler; kendi işlerini yapabilsinler ve saygıdeğer dünyalarının bütünlüğünü koruyabilsinler diye.
Seçkin bir grup olan Pantheonlar tarafından yönetilen Titanlar, dev karanlığın içine dağılmış yüz milyon dünyaya düzeni getirdiler.Pantheon, bu dünyalara aynı zamanda koruyuculuk yapanlar, ayrıca evrenin dışından gelen Sapmış Evrenden gelen varlıklarla savaşıyorlardı. Sapmış Evren, sayısız dünyasını bağlayan keşmekeş büyülerinin dünyevi olmayan boyutu, sadece yaşayan evrendeki hayatı yoketmeye ve yaşamın enerjilerini kendilerine katmaya yemin etmiş sınırsız sayıdaki şeytani yaratığın, iblislerin ve zebanilerin eviydi.Hiçbir kötülük ve sapmayı kabul etmeyen Titanlar, bu saldırılara karşı hep bir yol aradılar ve savaştılar.
Sargeras ve İhaneti:
Zaman içinde, bu kötü varlıklar Titanların dünyasına giden yolu buldular ve Pantheon en iyi Savaşçısı olan Sargeras’ı savunma için gönderdi.Dev soylu bir Titan olan Sargeras, sayısız yıllarca verilen görevleri harfiyen yerine getirmiş ve bulduğu kötülük varlıkları gördüğü yerde öldürmüştür.Böylece Titanlar evrenler üzerinde mutlak bir hakimiyet kurmaya başlamıştır.
Sonra Eledar adı verilen bir şeytani büyü ile uğraşan ırk, Warlock büyüleri ile birçok dünyayı ele geçirmeye başladılar.Bu büyülerden etkilenen saldırıya uğramış ırklar, mutasyona uğrayarak çok farklı yaratıklar olmaya başladılar ve en sonunda saldırıya uğramış masum ırkların hepsi Eledar’lara benzemeye başladı.Sargeras neredeyse limitsiz gücünü Eledarlara karşı kullandı ve onları Sapmış evrenin köşesinde yakaladı ve onları esir aldı.Ancak Sargeras Warlock büyülerinden çok etkilendi ve kendisi de bunlardan nasibini almaya başladığında, Sargeras çok büyük bir depresyonun içinde buldu kendini.
Sargeras bu kafa karışıklığının ve ümitsizliğin içindeyken, Sapmış Evren’den gelen diğer bir ırkla savaşmaya zorlandı.Nathrezim adı verilen bu ırk Vampirik güçlere sahip korkunç bir ırktı.Adlarına Dreadlord da denilen bu ırk, birçok dünyayı ele geçirerek, yerlilerini gölgeye çevirirdi.Zalim Dreadlordlar, dünya yerlilerini kandırarak, aralarında karışıklıklarla yıkardı.Sargeras, Nathrezimi çok kolay yendi.Ama onların bozulmuşluğu onu çok etkiledi.
Sargeras’ın duygularını şüphe aldı bir anda, görevine sadakatini ve hatta daha önemlisi Titanların düzenli bir evren anlayışını kaybetmişti.Sonunda Sargeras sonuç olarak Titanların yapmış olduğu her şeyin yanlış olduğuna karar verdi, ona göre Titanlar bu evrende Kaotik güçlerin kaynağı idi.Çoğu Titan arkadaşı ona yardımcı olup yol göstermeye çalıştı, ama bunun sonucunda Sargeras daha fazla içine kapandı ve Pantheon’dan ayrılıp dünyada kendine bir yer aramaya başladı.Pantheon onun terk edişine bir anlam veremedi, ve kardeşi olan Sargeras’ın neler yapabileceğini göremedi.
Zamanla, Sargeras delirdi ve ruhunun ücra köşelerinde bozulan bir şeyler olduğunu fark etti.Bunun nedenini Titanlara bağladı.Bu yüzden Titanların yapmış olduğu her şeyin yanlış, hatalı olduğunu zannetti.Bu yüzden her dünya yok edilmeliydi ve tekrar kurulmalıydı.Böylece düzen sonsuza kadar her tarafta olacaktı.Bunu yapmak için dev bir ordu kurmak için düşünmeye başladı.
Sargeras’ın Titanik görüntüsü bile zamanla bozuldu ve zehirlenmiş olan kalbi ile değişim içine girdi.Gözleri, saçları ve sakalı ateşlendi ve metalik derisi karardı.
Bu kızgınlığın içinde, Sargeras Eledar ve Nathrezim ırklarının hapislerini açtı ve kötü yaratıkları serbest bıraktı.Bu yaratıkların önde gelenleri Karanlık Titan’a hizmetlerini sundular.Sargeras Eledar’dan iki tane şampiyon seçti.İlki Kil’jaeden the Deciever di.Sargeras’ın orduları için karanlık ırkları düzenleyecekti.İkinci Şampiyon ise, Archimonde the Defiler’di.Sargeras için Orduları yönetecekti.
Kil’jaeden’ın ilk yaptığı şey vampirik dreadlord’larını kendine köle yapmak oldu.Dreadlord’lar Kil’jaeden için özel ajanlardı ve bu görevi çok iyi yerine getiriyordu.Aralarında Tichondrius denilen bir Dreadlord vardı ki bu yaratık Kil’jaeden’in mükemmel bir savaşcısı olarak Sargeras’a da hizmet etti.
Muhteşem Archimonde kendine de ajanlar buldu.Malefic Pit adlı bir dünyanın barbar lideri olan Mannoroth the Destructor’u ajanı yaptı ve evrenin en iyi ordusunu yapmak için çalıştı.
Sargeras ordularının yavaş yavaş oluştuğunu ve her emirini yerine getirecek güçte olduğunu görünce, Hepsini Dev Karanlığın içine bıraktı.Sargeras bu ordusunun adına Burning Legion dedi.Bu güne kadar kaç tane dünya yok edip kaç tanesini köleleştirdi bilinmez ancak evrene çok büyük bir yıkım getirdiği kesindir.
Eski Tanrılar ve Azeroth’un Hakimiyeti:
Titanlar Sargeras’ın yaptıklarından habersiz dünya dünya dolaşarak her dünyaya düzen getirmekle uğraştılar ve bir gün ufak bir dünya ile karşılaştılar daha sonra Adı Azeroth’ olacaktı bu dünyanın.Titanlar garip yeryüzüne ayak bastıklarında, düşman olarak birçok Elemental Varlıkla karşılaştılar.Bu Elementaller, sadece eskilerin bildiği yok olmuş eski Tanrılara taparlardı ve bu yüzden Titanları geri püskürtmek için savaştılar.
Pantheon, Eski Şeytanı tanrılara tölerans gösteremediği için Elementallere savaş açtı.Eski Tanrı Orduları dört kişi tarafından yönetilirdi:Ragnaros the Firelord, Therazane the Stonemother, Al’Akir the Windlord ve Neptulon the Tidehunter.Kaotik güçler dünyayı sardı, ve Titanlarla savaşmaya başladılar.Ancak Titanlar çok güçlüydü ve Elementaller savaşı kaybetti.Bir bir tüm Elemental Efendiler yok edildi ve güçleri ellerinden alındı.
Eski tanrıların kalelerini yıkan Pantheon’lar dört şeytanı tanrıyı yeryüzünün altına zincirledi.Eski Tanrılarının gücü kalmayınca ruhları fiziksel evrenden ayrıldı ve Elementallerin hepsi başka bir boyutta sıkıştılar.Elementallerin gidişi ile, doğa sakinleşti ve dünya barışçıl ve bir o kadar güzel bir yere dönüştü ki Titanlar burayı çok sevdiler.
Titanlar birçok ırk yaratıp dünyanın şekillenmesinde onlara yardım ettirdiler.Sonsuz mağaralar yaratmak için cüce gibi yaşayan taşlar yarattılar.Denizleri yükseltip kara yapmak için Deniz Devlerini kullandılar.Birkaç çağ boyuncu Titanlar bu dünya üzerinde çalıştılar ve en sonunda inanılmaz güçleri olan bir göl oluşturdular.Bu göl, onların deyimi ile Sonsuzluk Kuyusu, bu dünyada yaşamı başlatacak olan şeydi.Zamanla, bitkiler, ağaçlar, yaratıklar ve canavarlar dünyada dolaşmaya başladılar.İşlerinin son gününde oluşan kıtaya Kalimdor dediler, Sonsuz Yıldız Işığının ülkesi…
Ejderhalar Zamanı:
Küçük dünyanın düzenlenmesinden ve işlerinin bitmesinden tatmin olan Titanlar, Azeroth'u terketmeye hazırlandılar. Yinede, gitmeden önce, herhangi bir gücün onun mükemmel bütünlüğünün tehdit etmesi olasılığına karşılık Titanlar dünya üzerindeki en harika ırkı Kalimdor'a göz kulak olma işiyle görevlendirdiler. O zamanlar bir çok ejderha türü vardı. Yinede kendi türlerinden olanlara egemenlik sağlayan 5 tane ejderha türü vardı. Titanlar'ın yeni yeşeren dünyanın çobanlığını yapmaları için tuttuğu beşli bu beş ejderha türüydü. Pantheon'un en yüce üyeleri kendi güçlerinin birazını bu türlerin liderlerine verdiler. Bu ulu ejderhaların her biri Yüce Özellikler veya Ejderha Özellikleri olarak bilinmeye başladılar.
Aman'Thul, Pantheon'un Büyükbabası, uzaysal güçlerinin bir kısmını devasa bronz ejderha Nozdormu'ya bahşetti. Büyükbaba, Nozdormu'ya zamanı ve sürekli ilerleyen kaderin yolunu koruması için güç verdi. Hissiz, onurlu Nozdormu Zamansız Olan olarak bilinmeye başladı.
Eonar, bütün yaşamın Titan patronu, kendi güçlerinin bir kısmını kızıl deve verdi, Alexstrasza'ya. Ondan sonra Alexstrasza dünyada yaşayan bütün canlıları korumak için çalıştı ve Hayat-Bağlayıcı olarak bilinmeye başlandı. Üstün bilgeliği ve bütün canlılara gösterdiği sınırsız şefkat sayesinde, Alexstrasza Ejderha kraliçe olarak taçlandırıldı ve türündeki diğerlerine egemenlik sağladı.
Eonar; aynı zamanda Alexstrasza'nın genç kız kardeşi olan yeşil ejderha Ysera'yı da, doğanın etkisinin küçük bi parçasıyla kutsadı. Ysera Yaratılış Rüyasını oluşturmak sonsuz soyutlanmaya girdi ve Hayalperest olarak bilinmeye başladı. O, yeşil evreninden büyümekte olan yeşil dünyayı izleyebilecekti, Zümrüt Rüyasından…
Alıntıdır...